30 Ocak 2011 Pazar

Gel pisi pisi....




Yiğit kedilere pisoooo demeye başladı. Hello Kitty'li pijamama ve kedili tshirtüme pisooo diye yanaşıp seviyor. Pisi diyemiyor yalnız. Pis pis diyerek çağırıyor kedileri. :)

22 Ocak 2011 Cumartesi

Popo Masalı



Efe'yi uyutmak başlı başına bir sıkıntıdır. Sonunda ya seni uyutup kaçar ya da sen keçileri kaçırırsın. Yani kesinlikle istenmeyen görevlerden biri. Normal çocuklara masal anlatırsın ve onlar uyur, değil mi? Efe'ye dünyada bilinen bütün masalları anlatsan da uyumuyor.

İşte bir örnek: Saat olmuş gece on iki buçuk. Benim de uykum geldi. Çünkü tam bir buçuk saattir yatağın içinde tutmaya, zaptetmeye ve uyutmaya çalışıyorum ama muvaffak olamıyorum. Bir çocuğun uyuması bu kadar zor olmamalı yahu! Artık anlatacak masal kalmadı ve finali popo masalı ile yapıyoruz. Bu benim uydurduğum ve tamamı saçmalık ( bütün masallar gibi) olan başka bir masal. Yanlız sonu biraz erotik:)

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir prens varmış. Kocamaaaaannnn bir şatoda yaşarmış. Şatonun havuzu, kaydırağı ve hatta top havuzu bile varmış. Bir sürü odası, bir sürü hizmetçisi ve bir de çiftliği varmış. Çiftlikte de Ali Baba'nınki gibi hayvanlar yaşarmış. Fakat prens çok mutsuzmuş. Çünkü onun bir derdi varmış. Uzun boylu, esmer güzeli prensimizin poposu çok büyükmüş. Ne tahta sığabiliyormuş ne de yatağına. O kadar büyükmüş o kadar büyükmüş ki kendine özel taht ve yatak yaptırmış. Hizmetçileri arkasından gülüyor, kimse onunla evlenmek istemiyormuş. Prens bütün yolları denemiş. Büyüler yaptırmış, ilaçlar içmiş, şehrin her yerinden doktorlarla görüşmüş. Poposunun büyüklüğü onu çok utandırıyormuş. Ama bir türlü başarılı olamamışlar ve prens artık çok mutsuz bir insan haline gelmiş. Bir gün hizmetçilerden biri onun bu dalgın ve mutsuz haline daha fazla dayanamamış ve demiş ki: "Prensim. Siz çok iyi bir insansınız. Kızmazsınız size bir şey söyleyeceğim. Benim tanıdığım bir cadı var. Bütün selülitlerimden ve fazla kilolarımdan onun sayesinde kurtuldum. İsterseniz bir de ona gidin. Yanlız her büyünün karşılığında bir bedel ödetir. Mesela benim kilolarım gitti ama bakın dişlerimden bazıları da döküldü." Gerçekten de Prens hizmetçinin yüzüne baktığında gencecik kızın dişlerinden bazılarının olmadığını ve bunun da onu çok komik gösterdiğini görmüş. Prens "Ne kaybederim ki?" diye cadının yolunu tutmuş.

Cadı diğer bütün masallardakiler gibiymiş işte. Siğilli bir burun, kukuleta ve iğrenç seyrek gri saçlar. Ha bir de tiz bir ses. "haaaa ha ahahhahah" demiş cadı. "Demek poponu küçültmemi istiyorsun. Karşılığında senden öyle bir şey alırım ki bu halinden daha mutsuz olursun. Buna razı mısın?" Prens bu şekilde yeterince mutsuz olduğunu düşünüp kabul etmiş ve cadının yapacağı iksiri içmeyi kabul etmiş.

İksirin içine örümcek bacağı, kurbağa gözü, yılan derisi, kobra zehri, türk fındığı, lokum, fes, tepsi, cep telefonu, iğrenç kokmuş bir farenin ölüsünün artıklarını ( artık masalı anlatırken aklıma ne gelirse:)) koymuş ve POFFFFFFFFFF! diye bir ses çıkmış. Prens te bu iksiri içmiş. Önce karnı çok ağrımış. Sonra da kakası gelmiş. Hemen tuvalete gitmiş. Çıktığında ise poposu artık küçükmüş!

Çok mutlu olan prens ödeyeceği bedeli düşünmeden hemen oradan mutlu bir şekilde ayrılmış. Ödeyeceği bedelin ne kadar büyük olacağını bilmiyormuş. Çünkü cadı onun bir daha asla aşık olmasına izin vermeyecekmiş. Gel zaman git zaman prens hayatına devam etmiş. Öyle ki artık dünyanın en mutlu insanı olduğunu düşünüyormuş. Ama içinde bir sıkıntısı varmış. Çok yanlızmış. Neyse ki o sıralarda kuzeninin babasının baldızının eşi ve himayesindeki aile saraya konuk olmuş. Bu ailenin kızları Perdeyin( Bu ismi Efe koydu!) o kadar güzelmiş ve prense o kadar iyi davranıyormuş ki kısa zamanda arkadaş olmuşlar. Hayat çok güzelmiş ama bir zaman sonra Perdeyin çok durgunlaşmış. Bunu farkeden Prens çok huzursuzlaşmış ve ne yaparsa yapsın, ne kadar hediye alırsa alsın perdeyin tekrar şen kahkahalar atmamış.Prenste bir gece rüyasında cadıyı görmüş. cadı ona "perdeyin neden mutsuz biliyor musun? çünkü o sana aşık. ama sen ona aşık olamayacaksın. çünkü poponun küçülmesinin bedeli aşık olamamandı ahhaha ahhahah ahhahah" demiş. Terler içinde uyunan prens hemen cadının yolunu tutmuş. Cadıyla tartışmışlar. Prens Cadı'ya PAT yapmış. (Efe dilinde yumruk demektir.) Cadı'da korkmuş ve büyüyü bozmuş. Prens artık Perdeyine aşık olabilecekmiş. Ancak Cadı büyüyü bozunca prensin poposu hemencecik büyümüş eskisi gibi kocaman olmuş. Prens çok üzülmüş ama Perdeyin'i o kadar seviyormuş ki onu kaybetmek istemiyormuş.

Şatoya geri döndüğünde Perdeyin'le karşılaşmış ve bütün hikayesini anlatmış. "Eğer beni böyle seveceksen Perdeyin, seninle bu şatoda sonsuza kadar mutlu yaşarız. Ama beni kabul etmezsen seni anlarım. Artık büyü yok. Ben böyle de mutlu olabilmeye çalışacağım ama aşkımdan vazgeçmeyeceğim" demiş. Perdeyin koşarak prense sarılmış ve öpüşmüşler. (Efe tam burada "dudaktan mı öpmüş? hihiiih der genelde ama benim cevabım hep aynı: "hayır! sadece karısını dudaktan öpebilir! evlendiklerinde perdeyini dudağından öpebilecek. şimdilik yanaktan öpmüş.")

Aslında masal burada bitiyor ve Efe'de iyice sızmış oluyor ama her on dakikada bir "Cadı nolmuş?" diye sorar. Benim cevabım ise hep aynı:

"Cadı büyülerden kazandığı parayla kendisine bir jigolo tutuyor ve sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar..."
Gökten üç elma düşer. Biri Cadı'ya, biri Jigolo'ya biri de bu masalı anlatan ve anlatırken zaten çoktaaaan sızmış olan bana:)"

13 Ocak 2011 Perşembe

arkadaş

Gece onu uyutmaya çalışırken Efe dirseğini gözüme soktu. Sonra bende arkamı döndüm uyuyormuş gibi yaptım. Elimi tuttu.

0: Arkadaş mıyız?
Ben: Arkadaşız.
O: Tamam o zaman.
Ben: Büyüdüğünde bir sürü başka arkadaşın olacak. O zaman beni unutma, tamam mı?
O: Unutmam tabi ki.

Sonra sarılıp uyuduk.

6 Ocak 2011 Perşembe

Lolipop

İlk defa lolipop yiyen Yiğit'in yapışkan sıvı(tükürüğüyle şeker birleşince ve bunları etrafa saçınca) ile yaşadığı mücadeleyi ve Efe'nin kardeşini nasıl sevdiğini görebilirsiniz. Boğarcasına ^^







Lolipopu elinden alınca kıyameti kopardı! Anime gözlü şaşkoloz:)

3 Ocak 2011 Pazartesi

Künye


Adı: Efe Arda Aydeniz

Yaşı: 3.5

Lakabı: Canavar, Deli, Şeytan Şapalağı, Şuursuz

En Belirgin Özelliği: Lakabının hakkını vermektir.





Adı: Volkan Kıvanç Gökalan

Yaş: 2

Lakabı: Mahsun, Tostik, Koca Yanak

En Belirgin Özelliği: Misin Musun diyerek çok kibar konuşması, önünde kebap dururken boş ekmek kemirmesi



Adı: İsmet Yiğit Aydeniz

Yaş: 1

Lakabı: Cücü, Cücük, Boncuk, Boncukusu

En Belirgin Özelliği: Diğer ikisinin aksine kedi gibi sokulgan oluşu, gülümsemesi

2 Ocak 2011 Pazar

Hediye

Ben Renkli Bilezikler. Bu blogu açtım çünkü dünyanın en tatlı ve canavar yeğenlerine sahibim ve burayı hem ailem ve arkadaşlarım hem de büyüdüklerinde onlar okuyabilsinler yazıyorum. Benim bebekliğime ve çocukluğuma dair çok fazla anım yok. Bazı arkadaşlarımın o kadar çok anısı var ki onları çok kıskanıyorum! Üç tane yeğenim var ve çoğu zaman muhteşem ve bazen de korkunç anılarımızı burada paylaşacağım!

Bu blog benim Efe'me, Kıvanc'ıma ve Yiğit'ime hediyemdir.