4 Aralık 2011 Pazar

Başlığa ya da baska söze gerek yok!

Kahvaltıya gittik

Suadiye'ye kahvaltıya gittik ve yoldan geçerken Sibel ablam Efe bak senin doktorunun muayehanesi burada dedi. Efe kahvaltı mekanına geldiğimizde kulağım agriyor diye başladı sizlanmaya. Biz de doktorun oradan geçtik diye numara yapıyor dedik. Ama kahvaltı boyunca hem cok az yedi hem sürekli söylendi hem de yaramazlık yapmadı. Gercekten agriyor galiba falan dedik. Megerse kiyamam Hastaymis cocuk! Kivancta yumurta peynir zeytin ne varsa suratımıza attı.. Bu ara hafiften siyirmis sürekli küfür edip birşeyler fırlatıyor :) simizar simizar diye diye annemin pesinde geziyor bir de :)

17 Kasım 2011 Perşembe

Detay

Yiğitten enstantaneler.. Her bir yeri ayrı guZel bir cocuk yiğit. Hem kirpigi gözü sacı eli ayağı bacakları poposu guZel hem de konuşması huyu suyu guZel. İnşallah Rabbim bu güzelliklerini devam ettirir. Mesela genelde cocuklar düştügünde bizde her turk ailesi gıbi ekmek çiğneyip koyarız ki şişmesin orası acısını alsın diye. Gecen annemin aklına songulum gelmiş ağrıyormuş. Yiğit ağlama hacianne ekmek getiriim mı gözüne koy demiş! öpmüş annemi gözünden ağlama sen diye.

Mesela gelip gidip annesini öpüyor daha 26 aylık! Cok Sebiom sibosumu diyor gelip öpüyor kadosu cok seviyorum diyor. Kıvanç ve efeden hic duyulmayan seyler bunlar. Kıvanç ki anasından baska babasını bile öpmeyen bir cocuk! Anca sarılmayı biliyor hi öpmüyor. Sevgi göstermiyor ya da öğrenmedi. Efe de öyle. Efe bebekliginden beri ne kucakta dururdu ne de sevgi gösterirdi. Hatta siz onu sevince kızar hemen kaçmak ister.

Hepsi nasıl birbirinden farklı. Büyüyüp te bunları okuduklarında anlasınlar neler çektiğimizi! İste yiğitten enstantaneler..

Zzzzzzzz

Uyumak.. Hem de bu güzelliklerle ^^

10 Kasım 2011 Perşembe

hahahah!








yerlere yatıyorum şuan. kıvancın okulunun facebook sayfası var. ve cocukların fotograflarını koyuyorlar sayfaya. 29 ekım torenındekı albumde kıvancın cok az fotografını koymak gıbı bır hata! yapmıslar ve hemen serap ablam panter gıbı atlamıs uzerlerıne. aramıs sıkayet etmıs. az once sayfayı actım. tamamen kıvancın fotograflarıyla doldurmuslar. torenden degıl ama kek ve pasta yapma aktıvıtelerınden kıvancın fotograflarını caldım hemen! harıka guluyor degıl mı! allah bu gulusu yuzunden hıc eksık etmesın!

bu arada kıvanc yemek yemek ıster mısın? yo yo yo! tırnakların cok uzamıs keselım? yo yo yo! :)

26 Ekim 2011 Çarşamba

Kahvaltı

Gecen gün hayal kahvesine kahvaltıya gittik. Yiğit icimi sisirdi ne yedirsem ağzından çıkardı sürekli.. Sonra kıvanç sosis ve salam dısında birsey yemedi ama efe ki en yaramazlari uslu durdu pek sorun çıkarmadı :)

Efenin köpekten korktuğu video var ama buraya koyamiyorum o kadar komik ki!

22 Ekim 2011 Cumartesi

Baska bir kuzu :)

Bu da baskasının kuzusu :) kapıcımız Hasan abinin oğlu umut.. O kadar tatlı ki Uç yasında Atatürk'e benziyor ama maalesef neredeyse hic konuşamıyor. Yine de fotografını çekince gülüp bakmak istedi sevince de mutlu oldu. Cok karamsar bir gunü gulumsemesiyle aydinlatti. cocuklar melek gibidir diye bosuna demiyorlar. Cevrelerini aydinlatma güçleri var onların!

19 Ekim 2011 Çarşamba

Bu kuzular yemelik!

Öyle tatlılar ki doyamiyorum sevmeye kuzularımı.. Efe kuzum okuluna gidip geliyor hic soz dinlememe huyu da aynen devam. Kıvanç arada arkadaşlarını ısırıyormuş ama okulunu cok seviyor. En küçük kuzu yiğit ise okula gitcem ben, kadosss cisin var mi, annecim nolur soz ver gibi laflariyla bizi bizden alıyor! Bayılıyorum ona!

2 Ekim 2011 Pazar

Yiğit ve Efe biz Amerika'dayken bizi çok özlemişler. Geleceğimizin önceki gecesi efe hamiyet ablama uyuyamıyorum heyecandan hamise annemler geleceği için çok heyecanlıyım demiş. Yiğitte beni görür görmez koştu öptü sarıldı. resmen özlemiş çocuk.

insan gerçekten çok özlüyor. hareketlerini, değişkenliklerini,bakışlarını..bir an bile yanlarından ayrılmak istemiyor. bazen mola verip onlardan uzak yetişkin hayatıma dönsem de bütün gün onları konuşmaktan vazgeçemiyorum!

7 Eylül 2011 Çarşamba

oha ya. en son 17 temmuzda post yazmışım:/ renkli bileziklere torpil geçiyorum sanırım.

çocukları özetlemek gerekirse;

efe canavarı okulda öğretmenlere kök söktürüyormuş. geçen sibel ablamla konuştular. tatminsizmiş ve hiç laf dinlemiyormuş. zaten pedagog barış bey evde ananne ve dedeyle teyzelerle yaşayan çocukların bu kadar şımarık davranmasının normal olduğunu söylemişti. yine de siboş üzüldü tabi. neticede anne

dünyanın en harika çocuğu yiğide merhaba deyin! sadece aşırı yakışıklı olmasını bırak çok sevecen. öpüyor seviyor laf dinliyor kucağında tutabiliyorsun oyun oynayabiliyorsun, oyuncak seviyor, oyuncakları kırmaya çalışmıyor, 2 yaşını bitirdi tuvalete gitmek istiyor çişi geldiğinde! böyle de superman tarafları var. öpmeye koklamaya doyamıyor insan. keşke altı yedi tane klonu olsaydı bu çocuğun. bizi çocuk yapmaktan kurtarırdı.

yavrum kıvancım da dadısının firar etmesinden sonra efelerin okula başlamıştı iki ay gitti geldi floryadan reşadiyeye. şimdi evinin orada bir okula başladı. hiç zararı yok. geçen yemeğe gittik tek isteği ekmek yemek ve caillou seyretmek oldu. tabi serap ablam ekmek vermeyince ağladı biraz. ekmekle arasında özel bir ilişki yaşıyor kesinlikle. iyi geceler kader deyip kendini yere atmayı, ağaca kuş çıkmış adam daldan atlamış uçak geçmiş kedi ölmüş gibi anlamsız ama sıralı cümleler kurmayı bıraktı artık. ama hala öpmeyi bilmiyor. çocuk 3.5 yaşında ama öpmeyi bilmiyor ya!

efeye amerıkadan çim biçme makinesi alacağıma dair söz verdim umarım bulurum yoksa hayatımı zindana çevirecektir biliyorum. aslında telefonumda bir sürü fotoğrafları var buraya da bir ara koyacağım.

çocuklarsız hayat çekilmiyor. onlarsız ev boş geliyor. onlar olduğu zamanda başın şişiyor ya, o ayrı mesele. :)

12 Temmuz 2011 Salı

Yiğit kafayı yemeye başladı. Ya da büyümeye başladı mı desem?:) Sürekli sandalyeleri sürüklüyor, elinden birşey alındığında vurmaya ve saç çekmeye başladı bir de. Kızınca da iki eliyle gözlerini kapatıp ağlama numarası yapıyor. Yahu daha 2 yaşında bile değil!

Aklımızı koru Ya Rab!:)

koku

Bir yere gidecektik. Neresi olduğunu unuttum. Hazırlandım ve parfümümü sıktım yukarı kata çıktım. Efe'cim de kakasını yapıyordu. Her zamanki gibi kapı açıktı. Bende tarak almak için tuvalete girdim. Bana "Kader çok güzel kokuyorsun. Kokun hiç gitmesin ve bitmesin" dedi. Ben de çok mutlu oldum.

Daha sonra bahçeye gittim. Elinde kepçe vardı,kepçeyi yüzüme doğru sallayarak "kokunu alıyorum senden saklayacağım" dedi.

Her zamanki gibi feylosof Efe'nin laflarıyla şok olmaya devam ediyoruz...:)

4 Haziran 2011 Cumartesi

toz toprak, çakıl taşları ve oyun:)

yazlığın karşısında çakıllı bir alan var arabaları park ettiğimiz. orada çocuklar oyun oynadılar. üstleri başları battı. toz toprak içinde kaldılar. oyuncak forklifte çakıl taşlarını doldurdular. bizde sesimizi çıkarmadık siboşla. çok güzel oynadılar. sonra İsmet dede geldi. onlarla oynadı. sonra üçü de banyo yaptı. çok eğlendiler. onları izlemek ise asıl eğlenceydi:)





2 Haziran 2011 Perşembe

yerim!

hayatınızda çocuklar varsa herşey hem daha zor hem daha kolay! ama kesinlikle daha eğlenceli!

mesela oje sürmek etrafta çocuk yoksa üç dakikalık çok kolay bir iş. etrafta yaşları 4, 3 ve 1.5 olan çocuklar olduğu zaman inanılmaz zorlaşabiliyor. "tırnağını niye boyuyorsun?" "kırmızı boya sana çok yakışıyor" koyu kırmızıyı göstererek "hayır hayır diğer rengi daha güzel" gibi yorumlar gelebilir, oje devrilebilir, asetonu içmeye kalkabilirler, pamukları kulaklarına doldurabilirler, törpüyle şifonyeri törpülemeye çalışabilirler....Her ne yaparlarsa yapsınlar kızsanız da içinizden sizi güldürürler. dedim ya çok eğlenceliler!!!!




26 Mayıs 2011 Perşembe

o kadar çok seviyorum ki üçünü de her anlarını fotoğraflamak istiyorum. telefonumda yüzlerce fotoğafları var. kokularını ve haylazlıklarını, garip garip sorularını (daha çok Efe'den geliyor), kahkahalarını herşeylerini çok seviyorum. Teyzelik böyle birşeyse anneliği düşünemiyorum! Çok korkunç olsa gerek :)